Yapılan basın açıklamasında, güvenli yapılaşmanın sadece mühendislerin omuzlarında değil; imar kararlarından denetime, yer seçiminden kullanıcı müdahalelerine kadar çok halkalı bir kamu süreci olduğu hatırlatıldı.
"Sorumluluk Dönemin Mevzuatıyla Ölçülmelidir"
Açıklamada, deprem yönetmeliklerinin ve standartların yıllar içinde geliştiği belirtilerek şu ifadelere yer verildi: "30-40 yıl önceki kurallarla bugünün standartlarını kıyaslayarak sorumluluk yüklemek bilimsel değildir. Mühendislik bilgisi geriye yürümez. Her yapı, inşa edildiği dönemin şartları ve mevzuatı çerçevesinde değerlendirilmelidir."
Yıkımın %96'sı 2000 Yılı Öncesi Yapılar
Kahramanmaraş özelindeki verilere dikkat çekilen açıklamada, il genelindeki binaların sadece %3,2’sinin yıkıldığı, bu yıkılan binaların ise %96’sının 2000 yılı öncesi inşa edilen yaşlı yapılar olduğu vurgulandı. Bu verinin, riskli yapı stokunun dönüştürülememesinden kaynaklanan bir sistem sorunu olduğu ifade edildi.
"Kullanım Sürecindeki Müdahalelerden Mühendis Sorumlu Tutulamaz"
Teknik elemanların binaları teslim ettikten sonra yapı üzerinde bir tasarruf yetkisi kalmadığının altı çizilerek, mülkiyet sahiplerinin veya üçüncü şahısların kaçak müdahalelerinden (kolon kesme, ruhsatsız kat ekleme vb.) mühendislerin ömür boyu sorumlu tutulmasının "mantık dışı" olduğu belirtildi.
Bilirkişi Raporlarına Sert Eleştiri
Yargılamaları yönlendiren bilirkişi raporlarındaki nitelik sorunlarına değinen İMO Kahramanmaraş Temsilciliği, şu uyarılarda bulundu:
· Saha Tecrübesi Eksikliği: Şantiye ve yapı denetim deneyimi olmayan kişilerin hazırladığı raporlar adaleti geciktiriyor.
· Etik ve Teknik Hatalar: Alan dışı değerlendirmeler ve nedensellik bağı kurulmadan hazırlanan raporlar, adil yargılanma hakkını engelliyor.
Çözüm İçin Sistematik Yaklaşım
Gerçek adaletin sağlanması için sadece mühendislerin değil, imar affı çıkaranların, yanlış zeminleri imara açanların ve yapıya kaçak müdahalede bulunan bilinçsiz kullanıcıların da dahil olduğu geniş bir sorumluluk ağının incelenmesi gerektiği savunuldu.